Şavşatça Sözlüğü
ŞAVŞAT”ÇA SÖZLÜK
A
Abad: İyi, kazançlı. (Abad olmak, abad etmek deyim
Abli: İnce ve uçan kül
Abo : Yenge
Aburli : Doğru, düzgün. Kurallı, "Abur
Acuza : Huysuz
Ağarti : Yağ,peynir,süzme v.s.
Ağirşax : İğe takılan delikli topaç biçimli araç
Ağuz: Doğum yapmış ineğin sütünden yapılan bulamaç
Alaseviya: Gelişigüzel, baştan savma. Düzeysiz
Alavi: Alev
Alot: Sabun yerine kullanılan beyaz kül
Alver: Alışveriş, takas
Aqoz: Tarla sürülürken açılan kanal, hark
Aquşka : Pencere
Arki(Germücek: Değirmen taşına takılan demir
Avi (Datvi): ayı
Axbun: Hayvan gübresi
Axe: Kadınlar kocasına seslenme sözü
Axor: Ahır
Ayvan: Balkon
B
Baga: Ahırdaki hayvan yemliği
Barhuna : Ev eşyası
Beç : 1.Bedevre açmaya yarayan alet. 2. Akılsız.
Bedevra : İnce yarılmış, rendesiz, çatıya örtülen tahta.
Beli: Evet anlamında.
Bera : Ağıl
Beres: Davranışı kötü kimse.
Bibi : Hala
Bicico: Çam, köknar, ladin kozalağı.
Bimbal : Bir kiraz türü
Bişemek: Değirmen taşını pürüzlü hale getirmek.
Boçocova : Örümcek ağı.
Borani : Bir yemek türü.
Borbal: Değirmenin su çarkı
Boy: Kadar (edat)
Boylama: Entari
Buçula : Küçük su değirmeni
Buhari : Baca
Burut : Koyunlarda görülen beyin hasarına dayalı bir hastalık.
Bıldır : Geçen yıl.
C-Ç
Cac : Ekilmiş tarlayı düzleyen tapanın arkasına takılan dallı, saçaklı ağaç
Çaçan : Kıldan örülü süt süzgeci
Çaçiyan : Kılık kıyafeti bozuk. (Çaçuna)
Cadi : Mısır ekmeği.
Çakma : Evin önüne yapılan sundurmanın üstü
Cakva: Ağzı yuvarlak, açılır kapanır bıçak.
Çala : Mısır sapı
Çalaheş : Beşikte döşek altına konan çaput.
Camuş : Manda
Çan : Yarı burulmuş tosun.
Çançala : İki yaşındaki tosun.
Çancik : Külek sapını bağlayan ağaç perçin.
Çarbadan: At ile yük taşıyan kişi.
Çarhala: Pazı
Çatan : Gübre taşımakta kullanılan büyük kızak sepeti.
Çaxçax : Değirmen taşına dokunarak tahıl danelerinin dökülmelerini sağlayan xaroya aslı bir alet
Cazi : Kötülük düşünen, şeytan.
Çeçil : Bir peynir türü.
Cecim : El tezgahında dokunan basit kilim.
Çegil : Çakıl taşı, Taş yığını.
Çemsitmek: Korkup vazgeçme, geri durma.
Çenço : Kurutulmuş taze fasulye
Çenkürmek: Havlamak.
Çeper : Ağaç çit.
ÇermaIlık : kaynak suyu.
Çermik: Şifalı su. Ilıca, Kaplıca.
Çerpeş : Eriyerek lapalaşmış kar.
Cevrelemek : Israr etmek
Çiçina: Küçük delik.
Çiçkar: Ağaçtan yapılmış ağıl kapısı.
Çiğit: Çekirdek.
Çil : Hasır otu.
Cimcima: Yumuşak, sulu arazi.
Çinacuna : Taze yenen yeşil bir bitki.
Cincar : Isırgan otu.
Çirbağa : Küçük erkek çocuk.
Çivlika : Ahşap kapı kilidi.
Coç : Sulak veya bataklık yer.
Çoçetmek : Çocuğun emeklemesi.
Cok : Uzun değnek
Çoka : Yün dokuma kumaş ve ceket.
Csisip : Sakız yapılan çam reçinesi.
Cucuk : Civciv (çuçul)
Cılga : Bir çeşit kara saban.
Cıncık : Eşya üzerindeki süsleme.
Çıpırt: Göz çağı.
Çırmak : Yırtmak.
Çırmıklamak: Tırmalamak.
Çırtım : Zerre
Çörüşmek : Buruşmak.
D
Dabak: Bir hayvan hastalığı.
Debe : Hayalara inmiş fıtık.
Dedaber: Yaşlı kadın.
Degenek : Değnek.
Dehre : Tahra, nacak
Dergüle : Küçük turşu küpü.
Didmek : Yolmak.
Diksinmek : Tiksinmek.
Dolamaç : Dönemeç, viraj.
Dolap : Büyük su değirmeni
Dolukmak: Ağlayacak hale gelmek.
Dığırbi : Koyunlarda görülen kene.
Düga : Düve.
Düngür: Dünür
Döşeklenmek: Kadının doğum yapması
E
Egiş : Hamur teknesini kazımaya yarayan yassı demir araç.
Er Tez. : Acele.
Erinmek : Bir işi yapmayı istememek. Tembellik.
F
Felemma : İki yüzlü kimse.
Fetir : Kaymaklı hamurdan yapılan ekmek.
Finikmek : Koşuşmak.
Fitoz : Sevimli
Fizzah : Sesli ağlamak, Figan.
Fortman : Para cüzdanı.
Fund : Kavga, kargaşa.
Funğar : Pınar.
Furuç : Armut kurusu.
Fışkı : Koyun keçi gübresi.
Fıştra : Polis ya da hakem düdüğü
H
Harbi : Çabuk.
Harbutlamak : Suyu ılıştırmak.
Hardahurda : Kırıntı, döküntü.
Harfana : Arifane. Ortaklaşa yapılan ziyafet.
Harmahılat : Karmakarışık.
Haro : Kilerde tahıl, un konulan derin bölüm.
Harşo : Mısır unundan yapılan bir yemek.
Havs : Yosun.
Hğinkal : Mantı.
Hğuzsi : Kıymık.
Hğızek : Büyük yük kızağı.
Helavet : Ciddiyet, asalet.
Helek : Aşırı derecede yorulmak.
Henek : Şaka.
Herk : Sürülmüş tarla.
Hedik : Kara batmamak için ayağa takılan araç.
Him : Bina temeli.
Hop : Saban ve pulluk demiri.
Hotak : Çift sürerken boyunduruğa binen çocuk.
Hotak : Ekinde öndeki öküzlerin boynu oturan çocuk ve bağlan taş.
Hozan : Ekilmemiş tarla. Nadas.
Hozik : Bazı bitkilerin tepesindeki dikenli yumru.
Huliki : Yeşil kertenkele.
Huna : Küçük kulaklı koyun.
Huti : Lahana sapı.
Hılakoba : Derma, çetme.
Hılaport : Karışıklık.
Hılat : Karışık.
Hırhıtmak : Suçüstü yakalamak.
Hırlı : Doğru kimse. Hırsız karşıtı.
Hırtlatmak : Oyun bozanlık etmek sözünden dönmek.
Hırtlek : Gırtlak
Hızan : Aç gözlü. (Çocuklar için kullanılır.)
G-Ğ
Gabap : Çene altındaki kabartı.
Gansev : Samanlığın üstündeki kiriş
Gata : Kedi.
Geberasica : Karşısında ki insana beddua etmek.
Gedek : Manda yavrusu.
Gedel : Tahta ev ve mereğin köşesı
Gemi : Döven
Geven : Dikenli kır bitkisi.
Gidela : Arka sepeti.
Girinti : Açık göz, atak kişi.
Gkolo : Kısa kesilmiş, parçalanmamış yuvarlak odun.
God : Bir ağırlık ölçüsü ve kabı.
God : Değirmen suyunu toplayan depo. Bir ağırlık ölçüsü.
Gogmasona : Kaymağı alınmış süt.
Gor : Mezar.
Gorbagor : Toplu mezar.
Gorluk : Cenaze masrafı olarak biriktirilen para.
Gorolh : Sert toprak parçası. Topak.
Gullep : Bir çeşit menekşe
Gunzura : Kötülük düşünen. Sinsi.
Gurğumela : Akarsudaki girdap.
Güman : Umut, beklenti.
Gırıç : Kapı ya da pencerenin aralık olması.
Güvezi : Bordo.
Gönakop : Aynı sülaleden, Arazileri ortak olanlar.
Göze : Pınar başı. Su kaynağı
I-İ
İğ : Yün eğirme aracı.
İgaşmak : Çekişmek. Kıskançlıktan doğan çekişme.
İhbala : Rasgele
İhbala (ikbal) : Talih, şansa bağlı
İlişil : Geçen yıldan önceki yıl. İki yıl öncesi.
İmtizaç : Uyum, Uygunluk.
İrip : Gönyesine uygun olmayan.
İskat : Cenaze töreninden sonra dağıtılan şey.
İspirik : Odun ve çıra ufantısı.
İstol : Sandalye.
İstol : Sandalye
İteklemek : İtmek.
İşkanlamak : Filiz sürmek. Işkın.
İşkillenmek : Şüphelenmek.
İşmar : İşaret (Kaş-göz işareti)
K
Kaçe : Kız çocukları içi azarlama sözü.
Kakça : Ağaçtan yapılmış el arabası.
Kalat : Kol sepeti.
Kale : Boynuzlu koyun.
Kalmakal : Karışıklık.
Kanç : Pençe.
Kandara : Ağaç beşiğin üstteki boylama ağacı.
Karişkal : İnce yağan dolu.
Katalamak : Kovmak.
Katami : Tavuk.
Katmer : Bir çeşit börek.
Kav : Kuruntulu gösterişli.
Kaygana : Yumurta un ve peynir karıştırılarak yapılan yemek.
Kazonni : Fabrika yapısı. Orijinal.
Kecera : Sertçe.
Kedel : Evin yan duvarı.
Kelle : Başak.
Kerdige : Arpa buğday karışımı. Mahült.
Kersan : Ağaçtan yapılmış hamur teknesi.
Kersan : Hamur teknesi
Kert : Bayat ekmek.
Kertmek : Çentik atmak
Kileka : Büyük külek.
Kirkal : "U" harfi şeklinde kıvrılmış, ağaç hayvan bağı.
Kmi : Turşusu yapılan bir bitki.
Koçik : Bel üstü kadın giysisi. Kofta.
Kocor : Küçük sırt.
Kod : 1. Yaklaşık 16 desimetreküp hacminde, ağaçtan yapılan hububat ölçü aracı. 2. Su değirmenlerinde kapalı oluk.
Kofta : Bel üstü kadın giysisi. Koçik.
Kokol : Hilal boynuzlu (öküz).
Kokollamak : Üst üste yığın tepe haline getirmek.
Kokoroz : Gösterişe önem veren.
Kolo : Küt.
Kolopa : Ağaçtan yapılan mini külek.
Kom : Koyun ahırı.
Komboş : Değeneğin başındaki kabarıklık.
Komzek : Ahırda dışkıların dışarı atıldığı delik.
Konçik : Küçük çıra kütüğü.
Koper : Daneleri alınmış mısır koçanı.
Kopit : Kabaca.
Kopo : Kağnı arabasında bir parça.
Kort : Yeşil çimenlik.
Kosat : Köprü ve binalarda yük taşıyan kalın ağaç.
Kosravi : Bir nevi tırpan bileme taşı.
Kota : Küçük kısa odun parçası. Bondruğ tutmağı.
Koteta : Köşeli kesilmiş tahta parçası.
Kotik : Manda yavrusu. Malak.
Koş : Alın.
Kratuna : Yabani elma. Bazı yerlerde "kivil" denir.
Kuci : Cecim tezgahında kullanınlan bir alet
Kurat : Çocuğu olmayan. Çocuksuz.
Kuruşta : Gazla yanan mini lamba. İdare lambası.
Kuymak : Kaymak katılarak yapılan bir yemek.
Kuzuk : Kambur.
Kuşkana : Küçük tencere.
Kıdık : Keçi yavrusu.
Kıjğırmak : Kıjğırmak
Küla : Patatesin pişince dağılıp açılan cinsi.
Külek : Ağaçtan yapılan silindir biçiminde saplı kap.
Külufak : Kırım kırım. Param parça.
Külül : Bezelye.
Kıniyaz : Her şeye aşırı özen gösteren. Hassas.
Kıntıravaz : Kolay kolay bir şeyi beğenmeyen.
Kınıçka : Nüfus hüviyet cüzdanı.
Kınıçka : Nüfüs cüzdanı
Kırav(i) : sabah çisesi.
Kırç : Sertleşmiş kar.
Kırvanka : Yaylı el kantarı.
Kürün : Hayvanların su içtiği yalak.
Kütan : Ağaç pulluk.
Küze : Topraktan yapılan su kabı. Testi.
Körezlemek : Bir şeyi sinirlenerek savurmak, atmak.
Körüt : Kartlaşmış erkek keçi yavrusu.
Köynek : Gömlek
Köşki : Köy evlerinde arka balkonun ortasına çıkma biçiminde yapılan süslemeli yüksekçe bir yer.Köşk
L
lakatka : kuş avlamak için yapılan sapan
Lapera : Kara lahana döğeceği.
Lapiska : Birisine yazılan kısa mektup. Pusula.
Lazut : Mısır.
Laşiyan : Ağzı büyük, dudakları iri.
Leçek : Bir çeşit beyaz kadın başörtüsü.
Lek : Akçaağaç.
Lenger : Büyük ve yayvan sahan.
Lobiya : Fasulye.
Loğlanmak : Meyvaların olgunlaşıp çürümeye yüz tutması.
Logor : Bedava. Karşılıksız.
Loppo : Sulu, kaygan.
Luker : Yüz parlaklığı.
Lurs : Beşit kipi çatının başlarnıdaki üçgen biçiminde olan kısımlar.
Lurs : Çatı kenarındaki kirişler.
Lığlamak : Gevşeyip dağılmak.
Lıkıns : Patatesin sulu ve dağılmayan çeşidi.
Lıpız : Saçı dökülmüş baş. Kel.
Lökar : Hizmetkar.
M
Mağ : Çatıda bedevre sırası.
Mağlata : Karışıklık. Gürültü.
Makar : Gelin almaya giden erkekler.
Malağma : Kapışma, yağma etme.
Maran : Kağnı tekerleğin geçirilen demir halka.
Masat : Tırpan bileme taşı.
Matli : Yiyecek maddelerinde üreyen kurt.
Matli : Kurtçuk
Mavhoş : Ekşi.
Mazi : Kağnıda tekerleklerin takıldığı yuvarlak parça.
Merek : Samanlık.
Midgül : Mevsimlik un ve yiyecekler.
Mimilo : İbik.
Mitil : Eskileşmiş, kalitesiz yatak.
Mitkal : Patiska.
Mitliko : Konuşkan ve sevimli (kız çocuk.)
Miyençi : Alışverişte arabulucu.
Mogdam : Ailerin yardımlaşamak için bir araya gelerek tüm işlerini ortak görenlerın herbiri. r> Örenk tarla koşarken brilikte koşmak.
Mogletil : Karmakarışık.
Morbet : Ev işlerine yardımcı olan erkek çocuk.
Mosdoro : Gösteriş. Fantazilik.
Moshepil : Derli toplu.
Muçlamak : Gelişigüzel katlamak.
Murcum : Paramparça.
Mudara : İyi olmayan.
Muğber : Hasım. Birbirine kötülük düşünenler.
Mur : Kömür isi.
Musinli : Yaşlı (insan)
Muzevil : Haberci. Muhbir.
Muzveillemek : İhbar etmek.
Mürgüllemek : Uyuklamak.
Müşeviş : Şüpheli.
N
Nağvela : Zehir. Çok acı.
Nakat : Çapa yaparken işlenerek götürülen şerit.
Nakot : Zerre. En küçük parça.
Nalev : Eğrice.
Napiskal: Bir şeydan kopan küçük parça.
Napuzar : Kapı tarla.
Nasibur : Bez ya da kumaş kenarı.
Nat : Tırpan sapı.
Nataş : Çıra parçası.
Natesul : Bez veya başka bir dokumanın yanığı, külü.
Neker : Meşe ve benzeri ağaçların yaprağı.
Nikor : Hayvanların alnındaki beyaz nokta. Nik